SAHTE BELGE DÜZENLEYEN MÜKELLEFLERE TERKİN
Geçtiğimiz günlerde 31267 sayıyla Resmi Gazetede yayınlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle beraber vergi alanında yeni bir döneme girilmiş bulunmaktadır. Bu tebliğ verginin daha adil bir şekilde dağılımına yön vermiştir. Vergide adalet, eşit durumdakilerin eşit muameleye tabi tutulmalarına ve verginin ödeme gücü ile orantılı olmasına, gelir ve servetlerin belli bir düzen içinde yeniden dağılımının gerçekleştirilmesine bağlıdır. Yapılan bu düzenlemeyle beraber mükelleflerin gelirinin büyük bir bölümünün perdelenmesi olasılığı sıkı takiplerle zorlaşacak ve adil bir şekilde vergilendirme söz konusu olacaktır. 213 sayılı Kanunun 160/A maddesinin birinci fıkrasında,
1- mükellefiyet süresi,
2-aktif ve öz sermaye büyüklüğü,
3- ödenen vergi tutarı,
4- çalışan sayısı,
5- vergisel yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği,hususları dikkate alınarak mükelleflerin vergisel uyum seviyelerine yönelik olarak Bakanlıkça yapılan analiz ve değerlendirme çalışmaları neticesinde sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğu tespit edilen mükelleflerin vergi incelemesine sevk edileceği ve bunlar nezdinde yoklama yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Sahte belge düzenleme riski yüksek olan mükelleflerin belirlenmesine yönelik olarak yapılan analiz ve değerlendirme çalışmalarında, esas olarak, mükellefler tarafından verilen beyanname ve bildirimler, sicil, ortaklık, tahakkuk, tahsilat ve mükellefiyete ilişkin diğer bilgiler ile diğer kurum ve kuruluşlardan alınan gümrük beyannameleri, kapasite raporu, yatırım teşvik belgesi gibi bilgi ve belgeler dikkate alınır.
Bu kapsamda, mükelleflerin aktif ve öz sermaye büyüklükleri, iş yeri, taşıt, makine, teçhizat, demirbaş bilgileri ve çalışan sayıları itibarıyla üretim ve/veya ticaret/faaliyet kapasitesi ile beyan ve bildirimlerinin uyumlu olup olmadığı, haklarında sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme ya da kullanma yönünden rapor/tespit bulunup bulunmadığı, alış ve satış yaptıkları mükellefler hakkında düzenlenen/yapılan sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme/kullanma rapor/olumsuz tespit bilgileri, ortaklık yapısı ile ortaklara ilişkin bilgiler gibi hususlara bağlı olarak analiz ve değerlendirme çalışmaları yapılır.
Analiz ve değerlendirme sonucunun ilgili vergi dairesi başkanlığının/defterdarlığın/vergi dairesi müdürlüğünün öğrenmesine müteakiben mükellefin bilinen iş yeri adresinde yoklama yapılır. Yapılan yoklama sonucunda, geçici ayrılmalar hariç, nezdinde yoklama yapılanın veya yetkilisinin, bilinen iş yeri adresinde bulunamaması (iş yeri adresinde olunmaması, adreste başkasının olması ya da adresteki iş yerinin boş olması gibi) hâlinde ikinci yoklama; gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya varsa temsilcilerinden herhangi birinin, 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır.
Yoklamada;
- Bilinen iş yeri adresinde faal olunup olunmadığı,
- Cari dönem ve tespitin ilgili olduğu dönem itibarıyla faaliyetin bulunup bulunmadığı,
-Üretim ve/veya ticaret/faaliyet kapasitesi,
-Depo, tesis, taşıt, makine, teçhizat, demirbaş vb. varlığı,
-Emtia mevcudu,
-Çalışan sayısı,gibi mükellefin hakikatte faaliyette bulunduğunu veya bulunmadığını ispatlamaya matuf hususlar tespit edilir ve düzenlenen tutanakta bunlara yer verilir.
Bu tutanakta, nezdinde yoklama yapılanın veya yetkilisinin açıklamaları hariç olmak üzere, görüş ve kanaate yer verilmez. İhtiyaç duyulması hâlinde, mükellefin iş yeri çevresindeki esnaf, site yöneticisi, komşu, muhtar vb. kişilerin mükellefin faaliyetine yönelik ifadeleri, ilgiliye imzalatılarak ayrı bir tutanakla kayıt altına alınabilir.
Bakanlık ilgili birimleri tarafından yapılan analiz ve değerlendirme sonuçları ile yoklama neticesinde tespit edilen hususlar, vergi dairesi nezdinde oluşturulan bir komisyon tarafından değerlendirilir.
Söz konusu komisyon, vergi dairelerinde, vergi dairesi müdürünün başkanlığında, vergi dairesi müdürü tarafından görevlendirilen, başkan dâhil toplam 3 kişiden oluşur. Komisyon tarafından, söz konusu analiz ve değerlendirme sonuçları ile yapılan yoklama neticesinde tespit edilen hususlarla birlikte;
- Tarh zamanaşımı süresi içindeki dönemlere ilişkin beyannameler ve Ba-Bs bildirimleri,
-Daha önce yapılmış yoklamalara ilişkin tutanaklar,
-Tahakkuk, tahsilat ve vergi borcu bilgileri,
-Alış ve satış ilişkisi içinde olunan mükelleflere ilişkin bilgiler,
-Alış ve satış yapılan mükelleflere ilişkin sahte belge düzenleme ve kullanma fiillerine ilişkin tespitler ile vergi dairesinde bulunan diğer bilgi ve kayıtlar (vergi incelemesi bilgileri, kira sözleşmesi, elektronik ortamda bulunan bilgiler vb.) dikkate alınarak mükellefin, cari dönem ve tespitin ilgili olduğu dönem itibarıyla faaliyetinin bulunup bulunmadığı, bulunması hâlinde işletme kapasitesi ile beyanlarının (satış hasılatının, stoklarının, maliyetlerinin vb.) uyumlu olup olmadığı değerlendirilir.Komisyon, gerek görmesi durumunda, mükelleften ilave bilgi, belge ve açıklama isteyebilir.
Komisyonca Mükellefiyetin Terkin Edilmesine Kanaat Getirilmesi
Vergi dairesi nezdinde oluşturulan komisyon tarafından yapılan değerlendirme neticesinde, mükellefin sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğuna ve mükellefiyetin mezkûr madde kapsamında terkin edilmesi gerektiğine kanaat getirilmesi hâlinde komisyon görüşü bir tutanağa bağlanır ve ilgisine göre vergi dairesi başkanı veya defterdar onayına sunulur.
Vergi dairesi başkanının/defterdarın onayını müteakiben, onay tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı re’sen terkin edilir ve bu durum mükellefe tebliğ edilir.
Vergi dairesi başkanının/defterdarın onay vermemesi durumunda, bu aşamada herhangi bir işlem tesis edilmez ve bu durum, gerekçeleri ile birlikte, analiz ve değerlendirme sonucunu aktaran ilgili birime Başkanlık aracılığıyla bildirilir.
Komisyonca Mükellefiyetin Terkin Edilmemesine Kanaat Getirilmesi
Vergi dairesi nezdinde oluşturulan komisyon tarafından yapılan değerlendirme neticesinde, mükellefin sahte belge düzenleme riskinin yüksek olmadığı, dolayısıyla mükellefiyetin bu aşamada mezkûr madde kapsamında terkin edilmesinin gerekmediğine kanaat getirilmesi hâlinde, bu durum gerekçeleri ile birlikte tutanağa bağlanır ve ilgisine göre vergi dairesi başkanı veya defterdar onayına sunulur.
Vergi dairesi başkanının/defterdarın onayı üzerine, mükellefiyet kaydının re’sen terkini hususunda bu aşamada herhangi bir işlem tesis edilmez ve bu durum, gerekçeleri ile birlikte, analiz ve değerlendirme sonucunu aktaran ilgili birime Başkanlık aracılığıyla bildirilir.
Vergi dairesi başkanının/defterdarın onay vermemesi hâlinde, gerekçeleri ile birlikte
durum komisyona bildirilir. Söz konusu gerekçeler de dikkate alınarak komisyon tarafından yeniden değerlendirme yapılır. Değerlendirme sonucunda komisyon görüşü bir tutanağa bağlanır ve ilgisine göre vergi dairesi başkanı veya defterdar onayına sunulur. Mükellefiyet kaydının yeniden tesisi için, en geç mükellefiyet kaydının re’sen terkin edildiğine ilişkin bilgilendirme yazısının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde;
Terkin Edilen Mükellefiyet Kaydının Yeniden Tesisinin Talep Edilmesi
Mükellefiyet kaydının yeniden tesisi için, en geç mükellefiyet kaydının re’sen terkin edildiğine ilişkin bilgilendirme yazısının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde;
Bağlı olunan vergi dairesine başvuruda bulunulması,
213 sayılı Kanunun 153/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan, mükellefiyetin terkin edildiği yıl için geçerli asgari teminat tutarından az olmamak üzere, sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğu dönemlerde düzenlenen belgelerde yer alan toplam tutarın %10’u tutarında teminat verilmesi,
Tüm vergi borçlarının ödenmesi, şartları aranır.
SONUÇ:
Yapılan bu düzenlemenin yerinde olduğunu ve işlerlik kazanmasıyla beraber vergilerin daha sağlıklı bir şekilde ödenmesine katkı sağlayacağı yadsınamaz bir gerçektir. Bunun yanı sıra ticari hayattaki güvenilirliğin de sağlanacağını da söylemek yerinde olacaktır.Sahte bir belge ile işlem yapmak yerine kanuni bir yol olan vergisel istisna, muafiyet ve indirimlerden yararlanmak hem bireysel olarak hemde ticari hayatın güvenilirliği bakımından çok faydalı olacaktır. Bozulmamış bir rekabet ortamında yeni olanaklar sağlayacaktır. Sahte belgelerle ayıklanan gelirin hazineye girmesiyle yeni istihdam alanlarına doğru açılımlar olacaktır. Düzenlemenin avantajlı noktalarının olması yanı sıra dezavantajlı olarak düşünülebilecek noktası da burada yapılan sıkı takiplerin ne şekilde ve ne kadar sürede yapılacağıdır. Her ne kadar belirlenmiş süreler olsa da ticari hayatta sürelerin incelenen şirketlere büyük kayıplar sağlayacağı da açıktır. İncelemede olan bir şirketin, müşteri çevresinin de bir miktar sekteye uğraması ihtimal dahilindedir. Bu sorumuzun cevabını sistemin işlerlik kazanmasıyla öğreneceğiz. Yapılan bu düzenlemeyle sahtecilik suçlarında azalma olacağını umut ediyorum.
Av. Mustafa EKEN
Kaynakça: (T.C. Resmi Gazete, 7 Ekim 2020, sayı: 31267).