Ciro, senetteki hakkı devretmeye ilişkin yazılı bir beyan olup, senet üzerine veya senede bağlanmış olan “alonj” denilen bir kâğıt üzerine yahut suret üzerine yazılır. İmzanın el yazısı ile atılmış olması gerekir, sadece mühür kullanılarak yapılan ciro geçerli olmaz. Cironun yapıldığı tarihin senette yer alması gerekmez. Ancak tarih ciro zincirinin daha kolay tespitine imkân verir. Cironun yapılış amacı yönünden çeşitlerine değinmek gerekirse, cirodan istenen amaca göre ciro, temlik, tahsil ve rehin cirosu olmak üzere üç şekilde yapılır.
Temlik cirosu, senetten doğan tüm hakları senedi devralana geçirmek amacıyla yapılır. Temlik cirosunda, cirodan sonra senedin devralana teslimi gerekir. Aksine düzenleme olmadıkça ciro, kural olarak temlik için yapılmış sayılır. Cironun temlikten başka bir amaçla yapıldığını iddia eden kişi bu durumu yazılı delille ispatlamalıdır. Temlik cirosu tam ciro şeklinde yapılabileceği gibi beyaz ciro şeklinde de yapılabilir. Temlik cirosunun temlik, teşhis ve teminat gibi üç fonksiyonu vardır. Temlik cirosu ile senetteki tüm haklar lehine ciro yapılan kişiye geçer
Rehin cirosuna da değinmek gerekirse, poliçeden doğan hakları rehnetmek amacıyla yapılan ciroya “rehin cirosu” denir. Rehin cirosu “bedeli rehindir”, “bedeli teminattır” veya rehni ifade eden herhangi bir kaydın senedin ön veya arka yüzüne ya da “alonj” üzerine yazılması suretiyle yapılır. Ayrıca cironun senetteki bedelin tamamına ait olması ve ciranta tarafından imzalanıp senedin rehin alana teslim edilmesi gerekir. Rehin cirosunda poliçeyi devralan kişi, tahsil cirosunda olduğu gibi cirantanın vekili durumunda değildir. Senetten doğan hakları bizzat kendi adına kullanır, ancak rehinin fer’î hak olması bazı farklılıklar oluşturur. Buna göre ciro edilen, yani senedi rehin cirosu ile devralan kişi, rehinin amacı dışında kalan işlemleri yapmaya yetkili değildir.
Örneğin senetteki alacak haklarından feragat edemez. Rehin hakkı fer’î bir hak olduğundan akıbeti de asıl borca bağlıdır. Kurak olarak asıl borç ödenir ya da herhangi bir nedenle sona ererse fer’î bir borç olan rehin hakkı da sona erer. Ancak kambiyo senetlerinin rehin cirosunda asıl borç ilişkisi sona erdiği taktirde rehin cirosu kendiliğinde hükümsüz hâle gelmez. Bu ancak rehin cirosunun çizilmesi veya senedin cirantaya iadesi ile sağlanır.
Gizli rehin cirosunda amaç, ciro edilen kişiye aradaki anlaşmadan daha güçlü bir hak ve görünüm kazandırmaktır. Örneğin ciranta, senedi devredeceği kişiye rehin amaçlı ciro etmek istemekte fakat devralanın yani hamilin durumu daha sağlam olsun diye ve ona güvendiği için temlik cirosu ile devretmektedir. Başka bir ifade ile senet temlik cirosu ile devredilmekte, ancak aralarındaki anlaşma gereğince bu ciro rehin amaçlı yapılmaktadır[1].
Poliçeye ait olup çek hakkında da uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 818. maddesinde rehin cirosu ile ilgili aynı Kanun'un 689. maddesine yapılmış bir atıf bulunmadığından çekte rehin cirosu caiz olmayıp, rehin veya bunun sonucunu elde etmeye yönelik olarak teminat amacıyla çekin ciro ile elde edilmesi halinde çeki devir alan kişi çeke dayalı hakları kullanamaz. Çekte rehin cirosu mümkün değildir. Ancak, çek metninde açıkça rehin cirosu yazılmasa da birtakım belge ya da evraklardan çekin tahsil veya temlik amacıyla değil rehin (teminat) amacıyla verildiği anlaşılıyorsa çekte gizli rehin cirosu da hukuken geçerli değildir ve çeki bu suretle elinde bulunduran son hamil de meşru hamil olarak kabul edilemez[2].
Ancak Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesi “ Çek dışında birtakım belgelerden hareketle çekin rehin cirosu ile devredildiğinin ortaya konamayacağını” içtihat etmiştir. Bu bakımdan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 11. Hukuk Dairesi yerleşik içtihatlarında çekin gizli rehin cirosu ile devredildiğinin, çek dışında, taraflar arasındaki sözleşme, alacaklı kayıtları ve alacaklının ikrarı ile ispatlanabileceği yönünde içtihat geliştirmiştir. Bu bakımdan Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesi ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 11. Hukuk Dairesi, arasında içtihat farklılığı oluşmuş, söz konusu husus İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunda tartışılmış ancak Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu 2019/3 E. 2021/2 K. sayılı kararı ile Yargıtay (kapatılan) 19. HD. kapatıldığı, içtihatlarının devamlılık arz etmediği gerekçesi ile içtihadı birleştirmeye yer olmadığına hükmetmiştir.
Sonuç olarak HGK ve 11. HD.’ nin “gizli rehin cirosu ile devredildiğinin, çek dışında, taraflar arasındaki sözleşme, alacaklı kayıtları ve alacaklının ikrarı ile ispatlanabileceği” şeklindeki görüşü geçerliliğini koruduğu söylenecektir.
[1] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 2020/329 E. 2022/1490 K. sayılı kararı.
[2]Yargıtay 11. HD. 2020/2514 E. 2022/3982 “davalı bankaca düzenlenen 08.10.2014 tarihli çek tevdii bordrosunda davalı şirketin “iki adet çekin Gürer Mühendisliğin borçlarına karşılık teminat olarak verilmesi isteminde bulunduğu” yazılı olup, banka tarafından çeklerin alındığı imza altına alınmıştır. Ayrıca 08.10.2014 tarihli çek istihbarat raporu başlıklı belgede de \"Şubemize teminat olarak verilen çeklere ait...\" şeklinde bankanın imzalı beyanı bulunmaktadır. Bu belgelere göre, çeklerin teminat olarak bankaya verildiği ve bankanın da bu suretle çekleri aldığını kabul etmek gerekir. 6102 sayılı TTK'nın 818. maddesinde poliçeye ilişkin hükümlerin çek hakkında da uygulanacağı belirtilmiş olup, anılan maddede rehin cirosunun düzenlendiği 689. madde düzenlemesine atıf bulunmadığından çeklerde rehin caiz değildir. Bu durumda her biri 25.000.- TL bedelli olan 25.05.2015 ve 25.06.2015 keşide tarihli iki adet çek yönünden 08.10.2014 tarihli belgelere itibar edilmeyerek Bölge Adliye Mahkemesince davalı bankanın istinaf başvurusunun kabulü davalı banka yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.”